Aromaterapi Nedir, Faydaları Nelerdir?

Aromaterapi, kokulu bitkilerden elde edilen esansiyel yağların tedavi ve iyileşme amaçlı kullanımlarıdır. Bu kullanımlar yeni bir konu değildir. Binlerce yıl, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Mezopotamya’ da, Uzak doğu’ da, Roma’ da, Osmanlı sarayında yaygın bir şekilde kullanılmıştır.

Aromaterapideki baş aktörler, çok konsantre ve çok güçlü etkiye sahip esansiyel yağlardır. Esansiyel yağlar, bitkilerden sıkma veya damıtma yöntemiyle elde edilirler. Ve hepsinin birbirinden farklı yapıları vardır, kullanımı uzmanlık gerektirir. Aynı zamanda kompleks ve organiktirler.

Aromatik Bitkilerin Tarihi Geçmişe Dayanıyor

Aromatik bitkilerin tarihte kullanımı, binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. M.Ö 4000 yılında Sümerler, kokulu bitkileri kullanmışlardır. 17. yy’ da bitkisel öz yağlar, tedavi amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.

Kelime manasıyla aromaterapi nedir? Aromaterapi tam olarak, koku molekülleri ile iyileşme anlamına gelir. Aromatik yağların güzel ve etkili kokusunun ve içeriğindeki kimyasal maddelerin etkisiyle masaj, friksiyon, kompres ve banyo şeklinde uygulamaları mevcuttur. Bu uygulamalar sayesinde kişi, iyi olma haline geçer. Kendini daha iyi hissetmeye başlar. Aromaterapi, sağlığı koruma ve kozmetik amaçlı kullanılır. Yani güzel koku eşliğinde ve bitkisel öz yağlar yardımıyla yapılan ruhsal aynı zamanda fiziksel uygulamalara aromaterapi denir.

Aromaterapinin Faydaları Nelerdir?

Yağda çözünme özelliğine sahip uçucu maddelerin, deriden absorbe olarak merkezi sinir sistemini etkilediği düşünülmektedir. Aromaterapi, öz yağlar ile insan vücudunda bir ısınma sağlar. Isınan beden gevşemeye geçerek, kas ve eklem ağrılarına etki ederek, bu alanları iyileştirir. Her yağın ruhsal, fiziksel, kas sıkışması ve nefes darlığı gibi farklı sorunlara iyi gelen yanları bulunmaktadır.

Bir başka deyişle aromaterapi nedir? Aromaterapi, insanın kendisini sağlıklı hissetmesine yardımcı olur. Kişiye bir zindelik kazandırır. Doğal bir tedavi yöntem olması dolayısıyla da insanlar tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Aromaterapi yönteminin en büyük özelliği, bedensel savunma mekanizmasını desteklemesidir. Ve vücudu bir bütün olarak ele alıp, iyileştirmeye çalışmasıdır. Aromaterapi, ekonomik ve doğal bir yöntemdir. Aromaterapide, bitkinin çiçek, yaprak, rizom ve kabuk gibi kısımları kullanılır. Bu kısımlar, genellikle distilasyon yöntemiyle elde edilen uçucu yağlar ile bitkinin tohum, çekirdek ve meyvelerinden soğuk sıkım yöntemiyle elde edilen sabit yağlar kullanılmaktadır.

Aromatik Yağlar Direkt Kullanılmazlar

Öz yağlar, vücuda direkt uygulanmazlar. Çünkü öz yağlar, vücutta bir deformasyona sebep olabilir. Taşıyıcı yağlar ile çözeltilerek kullanılır. Masaj yaparken yağlar gözlere gelmeyecek şekilde ayarlanmalı, temastan kaçınılmalıdır. Çocuklarda beklenilmeyen durumlarla karşılaşılma olasılığı yüksektir.

Aromaterapi Masajı Nedir, Faydaları Nelerdir?

Aromaterapi, uzak doğu masajıdır. Ancak, Uzak doğudan ayrılan bir noktası vardır. Aromaterapi , Hint kökenli bir masaj türüdür. Dolayısıyla M.Ö yaklaşık 2000 yılları öncesinde aromatik yağlarla insanların kendilerini tedavi ettiği bir masaj yöntemi olarak bilinir. Aromatik yağların belli özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler aynı zamanda, eczacılığa ve tıp bilimine de hizmet etmektedir. Aslında kullanılan ilaçların birçoğunun temelinde aromatik yağlar vardır. Aromatik yağlardan elde edilmiş esans özlerinin iyi gelmiş olduğu maddeler bulunmaktadır. Dolayısıyla tıp ile ilişkisinin olduğu gözler önüne serilmiş ve kanıtlanmıştır.

Alternatif tıbbın kabul ettiği en önemli silahlardan biri de aromatik terapidir. Çünkü aromatik yağları, baz altı yağlarla birleştirip doğru masaj uygulandığında, doktorun vereceği hizmet kadar etkisi olduğu bilimsel tıp tarafından da kabul edilmiştir. Dolayısıyla bilimsel tıbbın, alternatif tıbbın kabul etmiş olduğu en güçlü masajlardan biri aromaterapidir. Hint kökenli olması nedeniyle de Hint boyun , baş masajları ile birleştirilerek çok sağlıklı sonuçlar elde edilmektedir. Hint kökenli olan bu aromatik masaj, vücudu dinlendirirken kişiyi daha sağlıklı bir yapıya kavuşturur.

Microblading Eğitimi

Son günlerde sıklıkla duyduğumuz mikro bulaydın ki, kaşlar için uygulanan bir kalıcı makyaj tekniği olmaktadır. Kaşlarda saçlarımız gibi çevresel ve genetik faktörler sebebi ile incelebilir veya seyrekleşebilir. Bu sorunları yaşayan kişilerin daha dolgun kaşlara sahip olmak için doğal görünüme en yakın olarak mikroblading işlemlerini tercih etmektedir. Kalın ve dolgun kaşların daha çok moda olması ile bu işleme olan talep de artmaktadır.

Microblading microblading işlemi dövme işlemine benzer bir şekilde yapılmaktadır. Gerçek Kaş üzerine yapılan bu yöntemde cilde ve kaşa uygun renk pigmentleri zerk edilmektedir. Dövme yöntemine benzemesine rağmen dövme gibi acı verici bir işlem olmamaktadır. kişiye özel steril iğneler kullanılarak kaç bölgesine uygulanan pigmentler de hissedilen sadece hafif bir batma hissi olmaktadır. Bu batma hissine en aza indirmek için ise anestezik kremlerden yararlanılmaktadır. Bu yöntemde kişinin doğal kaş rengine uygun boyanın seçilmesi en önemli nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonrasında bu boya Kaş altındaki deriye işlenir. Ancak Kaş altındaki deriye işlenme derinliği dövme kadar derin olmamaktadır. Bu sebeple mikroblading uygulaması yarı kalıcı bir yöntem olmaktadır. Uygulamanın kalma süresi kişinin cilt tipine, nem oranına ve kaşın kıl potansiyeli gibi durumlarına bağlı olmaktadır Bu sebeple mikro bulaydın ki işlemi yaklaşık olarak 1 yıl süreyle kaşta kalmaktadır.

 

Microblading Eğitimi

Kalın ve dolgun kaşların yükselen bir trend olarak olması sebebiyle mikroblading yöntemine olan talep de her geçen gün artmaktadır. Bu yöntemin doğal sonuçlarının bulunması da kadınların ve erkeklerin bakımlarında önemli bir yer edinmesine sebep olmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı her geçen gün güzellik merkezleri ve kuaförler bünyelerine mikroblading eğitimi almış uzman kişileri eklemektedirler.

Microblading eğitimi artan işgücü talebi sebebiyle mi her gün daha çok insanın tercih ettiği bir eğitim olarak karşımıza çıkmaktadır.

Microblading Eğitimi Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

güzellik sektörüne adım atmak isteyenlerin öncelikle uyması gereken ilk Kural milli eğitim bakanlığı onaylı kalıcı makyaj sertifikası sağlayan bir kurumdan eğitim almaları gerekli değildir. Aksi taktirde güzellik salonlarında veya kuaförlerde bu tür hizmetler verilmesi yasal olmamaktadır.

microblading eğitimi ile ilgili dikkat edilmesi gereken ikinci nokta ise eğitim alınan kurumun Bu konu üzerinde derinlemesine bir bilgiye sahip olması bulunmaktadır.

Ayrıca eğitimle birlikte verilecek olan setlerde katılımcıların kurs sonrasında uygulamaya daha hızlı geçebilmesi için çok büyük bir avantaj olarak karşılarına çıkmaktadır.

Eğitim süresince kullanılan mikroblading cihazlarının modeli de katılımcılar için önemli bir karar noktasını oluşturmaktadır. Çünkü ne yazık ki her kurumda bütün cihaz modelleri bulunmamaktadır. En son model cihazların kullanımının öğretilmesi veya ihtiyaçlara uygun olan cihazlarla eğitimin sağlanması katılımcılar açısından çok büyük bir avantaj olarak katılımcılara sunulmaktadır.

Microblading Eğitimi Aşamaları

Öncelikle mikroblading eğitiminde her katılımcı kendi setini kullanarak eğitimlerinde bekleme ya da aksatma olmadan devam etmeleri sağlanmaktadır.

Eğitim sürecinde öncelikle katılımcılara teorik eğitim dersleri verilmektedir. Daha sonrasında deri üzerinde çalışmalara geçilmesi ile katılımcıların pratik kazanması sağlanmaktadır.

Dersler içerisinde değinilen konular arasında renk bilgisi Birgül yüz şekilleri ve anatomi gibi temel noktalar bulunmaktadır Ayrıca dersler süresince hijyenin nasıl sağlanacağı konusunda da titizlikle durulmaktadır. çünkü tüm müşterilerin steril bir ortam içerisinde güzelliklerine kavuşması ve istenilen sonucun alınmasını sağlamak sektör için çok önemli olmaktadır.

Eğitimin sağladığı 1 Diyar büyük avantaj ise eğitim sonlanmadan önce canlı mankenler üzerinde çalışmaların yapılmasıdır. Bu sayede katılımcılar gerçek kişiler üzerinde deneyim kazanarak sektörlerine daha özgüvenli bir şekilde girebilmektedir.

Masaj Kursu

 

Masaj yaptırmak çoğu kişinin düzenli olarak tercih ettiği rahatlama yöntemlerinden birisi olmaktadır. Her geçen gün sektörü büyümekte olan masajın yeni katılımcılara da ihtiyacı bulunmaktadır. Bu sebeple gerek güzellik merkezlerinde, gerekse spa merkezleri gibi yerlerde sertifikalı ve uzman masör ve masözlere ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır

 

Masaj Eğitiminin Amacı

 

Bu sektörde çalışmak isteyenlerin öncelikli olarak eğitim almaları ve bu eğitimleri kanıtlayabilmeleri önemli olmaktadır Bu sebeple eğitim aldıkları kurumun eğitimlerini dikkatli bir şekilde incelemeleri gerekmektedir. Verilen eğitimin en önemli özelliği sektörün istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek bilgide uzman eğitimcilere sahip olması olmaktadır. Ayrıca alınan belgenin iş bulmada kolaylık sağlaması da kurumun tercih edilmesinde önemli bir nokta olmaktadır.

 

Masaj Eğitiminin İçeriği

 

Bu sektörde çalışmak isteyenlerin katılacakları kursları seçerlerken elbette ki kursun içeriğine de dikkat etmeleri gerekmektedir. Masaj kursu öncelikli olarak insan anatomisinden başlamaktadır. Çünkü anatominin iyi bir şekilde bilinmesi ile istenilen masaj daha sağlıklı bir şekilde sağlanacaktır. İnsan anatomisi ile bağlantılı olarak fizyoloji, kas ve kemik sistemini de detaylı olarak öğrenmek aynı şekilde etkili ve son derece gerekli olmaktadır.

 

Katılımcıların eğitim tercihlerini yaparken dikkat etmeleri gereken diğer içerikler ise masaj teknikleri olmaktadır. Günümüzde insanların ihtiyaçları her geçen gün değişmekte ve buna bağlı olarak masaj teknikleri de ilerlemekte ve çeşitlenmektedir. Bu sebeple gerek temel masaj teknikleri gerekse değişen ve gelişen masaj teknikleri ile ilgili detaylı bilgi almak katılımcılar için son derece önemli olmaktadır.

 

Birçok farklı masaj çeşidi bulunması sebebiyle katılımcıların ilk masaj eğitiminde beklentileri temel masaj tekniklerini derinlemesine öğrenmek olmalıdır. Bu sebeple klasik masaj teknikleri gibi konular en önemli konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca yüz masajı ve sırt masajı gibi vücudun farklı bölgeleri için uygun olan masaj tekniklerinin öğrenilmesi de sektöre girişte öncelik sağlayacak konular olmaktadır.

 

Diğer bir yandan selülit masajı veya lenf drenaj masajı gibi özel konulu mesajlar hakkında bilgi alınması çeşitli problemleri olan insanlara çözüm sağlayacağı için sektörde katılımcılara öncelik sağlayacaktır.

 

Masaj son derece çeşitliliği olan bir konu olmaktadır. Bu sebeple masaj kursu kurs konuları içerisinde taş masajı ve aromaterapi gibi konularında bulunması katılımcıların avantaj sağlaması açısından önemli olmaktadır.

 

Diğer bir yandan refleksoloji, shiatsu ve Thai masajları gibi geleneksel masajlar üzerine de bilgilerinin bulunması katılımcıların meslek hayatlarında ilerlemeleri açısından çok ama çok önemli olmaktadır.

 

Masaj Eğitimi Süresi

 

Yukarıda da bahsedildiği gibi masaj eğitimi oldukça fazla içeriğe sahip bir eğitim olmaktadır. Katılımcıların bu kurslarından derinlemesine bilgi edinebilmesi aynı zamanda uygulama avantajı yakalayabilmesi için masaj kurslarının süresi de uzun olmaktadır.

 

Masaj eğitimi verilen kursların süresi 3 ay gibi bir zamanı kapsamaktadır. Ayrıca hafta içerisinde ve hafta sonunda tercih edilen veya kişilere en uygun saatlerde eğitimler alınmaktadır.

 

Masaj Eğitiminde Bunlarda Olmalı

 

Masaj eğitimi alınacak olan kurum belirlenirken bazı özelliklerin bulunması da kursiyerleri avantaj sağlamaktadır. Bu özelliklerin başında kaçırılan derslerin daha sonrasında online olarak takip edilebilmesi olmaktadır. Bu sayede kaçırılan veya eksik görülen konular daha sonrasında çalışılabilmekte de kursiyerlerin daha detaylı ve doğru bilgileri alması sağlanmaktadır. Diğer bir yandan kurumda ücretsiz etüt programının bulunması da yine katılımcıların kurstan 0 faydalanabilmesi için bir avantaj olarak karşısına çıkmaktadır.

 

Masaj eğitiminin uygulama ağırlıklı olması katılımcıların sektörde kendilerine daha fazla öz güven duymalarını sağlamaktadır

 

Kurumun modüler bir eğitim vermesi de katılımcıların kendilerine en uygun zamanda ve derhal eğitimleri ne başlaya bilmelerini sağlamaktadır.

 

Ayçekirdeğinin Bilmediğiniz Faydaları

Ülkemizde çerez olarak en çok tüketilen tohum ayçekirdeğidir. Yörelere göre, gündöndü, çiğdem, günebakan, ayçiçeği, şemşamer, çekirdek gibi adlarla anılan ve neredeyse bağımlılık yapacak kadar çok tüketilen ayçekirdeğinin sağlığa çok faydalı olduğu bilinir.

Ayçekirdeği ülkemizde yetiştirilebilen bir çerezdir. Bazen yol kenarlarında uçsuz bucaksız yeşil sarı görüntülerle karşılaşıldığında dikkat çeken bir şey vardır; tüm ayçiçekleri güneşe doğru dönüktür. Gün boyu güneş gökyüzünde yükselip inerken bu çiçekler de onu takip eder ve gün battığında artık kapanır ve yere bakarlar. Ertesi gün de güneşin doğuşuyla yeniden açarlar.

Ülkemizdeki üretim yeterli olmadığı için her sene önemli miktarda ithalat da yapılır.

Ayçekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

Ayçekirdeği bol miktarda B1, B5 ve E vitaminleri, folik asit, selenyum, manganez, sodyum, fosfor, tiamin ve magnezyum mineralleri içerir. Bu vitamin ve minerallerin vücuda gereğince alınabilmesi için ayçekirdeğinin çiğ olarak tüketilmesi tavsiye edilir. Kavrulan tohumlarda besin kaybı ortaya çıkar.

Ayçekirdeğinin faydaları şöyle sayılabilir:

* İçeriğindeki E vitamini sayesinde kadınların menopoz dönemlerinde ortaya çıkan problemlerin önlenmesi ve giderilmesinde katkı sağlar.
* Kemik erimesini önler
* Cildi güzelleştirir, parlaklık verir ve genç kalmasını sağlar. Saçlara da parlaklık verir.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu özelliği ile koronavirüs gibi hastalıklara karşı da koruyucu olduğu söylenebilir.
* Antioksidan özelliği sayesinde kanserli hücrelere karşı savaş açar ve bu nedenle kanser tedavisinde tüketilmesi önerilir.
* İyi bir ödem attırıcıdır.
* Düzenli olarak tüketilmesi halinde stres, panik atak, depresyon ve anksiyeteye iyi gelir. Doğal bir antidepresan işlevi görür. Duygu durum bozukluklarını düzenleyerek kişilerin kendini daha iyi hissetmesini sağlar.
* Beynin genç kalmasını sağlayarak ailzihameri önler. Beyin fonksiyonlarını güçlendirir.
* Kan basıncını düzenler, iyi kolesterolün artışını sağlar.
* İçeriğindeki koin nedeniyle unutkanlık ve hafıza kaybını önler. Var olan unutkanlık problemlerinin giderilmesinde fayda sağlar. Özellikle çocuklarda beyin gelişimini güçlendirir.
* İçeriğinde yüksek oranda protein olması nedeniyle sağlıklı beslenmeye katkısı önemlidir.
* Omega yağları açısından zengin olduğu için kan şekerini dengeler. Diyabetli hastaların bir avuç kadar tüketmesi halinde vücut şekeri düzene girer.
* E vitamini zengini olduğu için antioksidan etkisi gösterir ve kalp sağlığına önemli katkı sağlar.
* Tırnaklarda oluşan beyazlaşmalar düzenli tüketim halinde kısa sürede yok olur.
* Kas ağrılarını giderir, kasları güçlendirir.
* Troid bezlerinin düzenli şekilde çalışmasını sağlar.
* Hücre içindeki serbest radikaller dengeleri ve hücre hasarlarını önler.
* Vücut kanamalarında pıhtılaşmayı hızlandırır ve yaraların çabuk iyileşmesini sağlar.
* Yüksek oranda lif içermesi nedeniyle tok tutarak zayıflamaya yardımcı olur. Ayrıca lifler bağırsak temizliği için de çok faydalıdır.

Ayçekirdeği Ne Kadar Tüketilmeli?

Ayçekirdeğinin yüksek oranda yağ içermesi ve yüksek kalorili olması nedeniyle vücutta yağlanmaya, fazla kiloya ve ciltte aknelerin oluşmasına neden olabilir. Dolayısıyla aşırı derecede tüketilmesi doğru değildir. Tuzlu ayçekirdekleri ağız içi yaralara da neden olabilir. Ayrıca tansiyon hastalarının fazla tuz tüketmesi ciddi problemler ortaya çıkarabilir. Gereğinden fazla tüketim, ayçekirdeğinin faydaları yanında zararlarını da hayatımıza çekebilir.

Uzmanlar ayçekirdeğinin günde bir avuç kadar tüketilmesini öneriyor. Ancak kişinin aktifliği ile ilgili olarak bu miktar azaltılıp çoğaltılabilir. Mesela sporcular daha fazla tüketebilir. Yüksek protein içermesi nedeniyle sporcu diyetlerinde ayçekirdeğine bol bol yer verilebilir.

Ara öğün olarak tüketilecek bir avuç kadar ayçekirdeği doğru bir tercih olacaktır. Çünkü protein zengini olduğu için tok tutucu özelliği vardır.

Ayçekirdeği Nasıl Tüketilir?

Ayçekirdeği daha çok çerez olarak tüketilir ancak evde yapılacak ekmeklere ve hamur işlerine de konulabilir. Böylece hem lezzet artar hem de daha besleyici özellik kazandırılır. Mesela poğaçaların üzerine dökülecek ayçekirdeği içi hoş bir görüntü de sağlayacaktır.

Aramaterapi Kursu

Anksiyeteden kalitesiz uykuya kadar sağlık problemlerinde iyileşmeye ihtiyacınız varsa, aromaterapiyi düşünebilirsiniz. Bu tür bir tedavide, uçucu yağlar denilen bitkilerden elde edilen özleri ya burnunuzdan soluyarak ya da cildinize sürerek kullanırsınız.

Uçucu Yağlar Nelerdir?

Uçucu yağlar çiçek, bitki ve ağaç kabuğu, kökler, kabuklar ve yapraklar gibi ağaç parçalarından yapılır. Bir bitkiye mis gibi kokusunu veren hücreler onun “özüdür”. Bir bitkiden öz çıkarıldığında uçucu bir yağ haline gelir. Uçucu yağlar yapmak için çok fazla bitki ürünü gerekir. Bitki özüyle yapılan tüm ürünler uçucu yağlar değildir. Gerçek uçucu yağlar, diğer kimyasallar veya kokularla karıştırılmaz. Bitkinin kimyasını değiştirmeyen belirli bir işlem kullanılarak yapılırlar. Limon, papatya, lavanta, sedir ağacı ve bergamot aromaterapide düzenli olarak kullanılan uçucu yağlardan birkaçıdır.

Aromaterapi Nasıl Yapılır?

Uzmanlar, aromaterapinin burnunuzdaki koku reseptörleri adı verilen ve sinir sisteminiz aracılığıyla beyninize mesajlar gönderen alanları etkinleştirdiğini düşünüyor. Yağlar, duygularınızda rol oynayan limbik sisteminiz gibi beyninizin belirli bölgelerini harekete geçirebilir. Ayrıca, serotonin gibi iyi hissettiren beyin kimyasalları oluşturarak yağa yanıt verebilen hipotalamusunuz üzerinde de etkisi olabilir. Bazı uzmanlar, cildinize uçucu yağlar sürdüğünüzde, cildinizde ve eklemleriniz gibi vücudunuzun diğer kısımlarında bir tepkiye neden olduğunu düşünmektedir.

Aromaterapi Ne İçin Kullanılır?

Düzenli tıbbi tedaviniz yerine aromaterapi kullanmamalısınız. Ancak bazı koşullar için araştırmalar aromaterapinin sağlık açısından faydaları olabileceğini gösteriyor. Aşağıdaki durumlarda ek bir tedavi olarak kullanılabilir.

Stresi, kaygıyı ve depresyonu hafifletir.

Rahatlama hissini artırır.

Uykuyu iyileştirir.

Demans gibi uzun vadeli sağlık sorunları olan kişiler için yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur.

Böbrek taşlarından kaynaklanan ağrı ve dizdeki osteoartrit dahil olmak üzere belirli ağrı türlerini hafifletir.

Mide bulantısı ve ağrı gibi kanser tedavisinin bazı yan etkilerini hafifletir.

Aromaterapi Kariyeri

Bir aramaterapi kursu vasıtasıyla alınmış bir diploma veya sertifika ulusal bir sertifika değildir ve bir ‘uygulama lisansı’ değildir. Bu nedenle, aromaterapiye başladığınızda kendinizi doktor olarak tanıtmamanız çok önemlidir. Bu nedenle, aromaterapi eğitimi aldıktan sonra (diğer becerilerinize bağlı olarak) aromaterapi kariyer fırsatları çok çeşitli olabilir. İşte birkaç potansiyel aromaterapi kariyer fırsatı aşağıda belirtilmiştir.

aromaterapötik danışman

aromaterapi yazarı

aromaterapi öğretmeni

toplum bütünsel sağlık kliniği katılımcısı

aromaterapi danışmanlığı iş girişimcisi

Aromaterapi Eğitimleri

Aromaterapi eğitimleri, mevcut bir doğal veya allopatik sağlık bakımı uygulamasını geliştirmek için ek bir bileşen olarak kullanır. Çoğu zaman, eğitimli aromaterapistler yeni kazandıkları bilgileri mevcut profesyonel sağlık bakımı uygulamalarına başarıyla dahil ederler. Pek çok naturopat, aramaterapi kursu aracılığıyla masaj terapisti, kiropraktörler, spor hekimliği terapistleri, enerji şifacıları, psikoterapistler, estetisyenler ve Çin Tıbbı uygulayıcıları, istenen etkileri geliştirmek için şifalı sanatlarına uçucu yağların kullanımını dahil eder.

Aromaterapi İş Fikirleri

Yeni eğitilmiş aromaterapi sertifikası alıcılarına yardımcı olabilecek birçok kaynak bulmanız mümkündür. Çiğdem Sarp Akademi size bu konuda çok farklı fikirler sağlayabilir. Bir iş planı üretmekten reklam önerilerine kadar kendi aromaterapi işinizi kurmanın “artıları ve eksileri” hakkında çeşitli konuları düşünebilirsiniz.

Aromaterapi Eğitimi Almak

Bazıları mevcut mesleklerini geliştirmek için aromaterapi eğitimi almak ve diğerleri ise sadece daha iyi kişisel sağlığın tadını çıkarmak için çalışsalar da, aromaterapiye özgü kariyer fırsatları, tamamlayıcı tıp daha yaygın olarak kabul gören bir sağlık hizmeti biçimi haline gelmektedir.

Kanunlar ve Düzenlemeler

Şu anda, aromaterapistler için özel bir düzenleme yoktur. Birçok uygulayıcı, masaj terapisi gibi uygulamalarına dahil eder ve bu uygulamayı düzenleyen yasalar geçerli olmaktadır. Başka tıbbi eğitimi veya lisansı olmayan bir aromaterapist, genellikle bir danışman veya öğretmen olarak çalışır ve kendi alanında bu meslek için geçerli olan düzenlemelere uymalıdır.

Günlük Hafif Makyaj Nasıl Yapılır?

Makyaj yapma kavramı her zaman birçok malzeme kullanmak ve cilde kimyasal yüklemek anlamına gelmek zorunda değildir. Az malzeme ile makyaj yapmak ve bu işlemi cildi boğmadan yapmak da mümkündür. Özellikle gündelik olarak kullanılacak makyajlarda abartıya kaçmaya hiç gerek yoktur. Sadece birkaç temel malzeme, az zaman ve birkaç ufak taktik ile de makyaj yapabilmek, olası bir durumdur.

Özellikle son yıllarda trend olan doğal makyajlar, en çok günlük makyaj olarak kullanılıyor. Bu makyaj çeşidinin özelliği aslında yüzde makyaj yokmuş gibi görünmesi. Yani günlük hafif makyajlarda asıl önemli nokta, diğer makyajlar gibi bağıran bir makyaj olmaması. Bu tür makyajlarda cilde kapatıcı, fondöten, pudra gibi ürünler uygulanmasına gerek bile olmuyor. Sadece sivilce izi gibi ufak kusurları kapatmak için bölgesel olarak kapatıcı kullanılabiliyor, ancak çil gibi cildin geneline yayılan izler için herhangi bir kapatma işlemi uygulanmıyor. Yani cilt, bütün doğallığı ile kabul ediliyor. Elde edilen temiz cilt görüntüsü ile yüzün iyi yerleri ortaya çıkarken kötü yerleri gizlenmiş oluyor ancak ortada herhangi bir şekilde abartı unsuru bulunmuyor.
Günlük hafif makyaj, birkaç ufak adımdan meydana geliyor. Hem az malzeme kullanılan hem de fazla zaman almayan günlük hafif makyaj çeşitleri aslında bu özellikleriyle oldukça ekonomik bir hal alıyor diyebiliriz. Hem malzemeden hem de zamandan tasarruf etmeyi sağlayan bu makyaj çeşidi için birkaç makyaj fırçası, nemlendirici, primer, belli bölgeler için kapatıcı, uygulanmak istenen göz farı, rimel ve kaş kalemi yeterli. Bu malzemeler ile hem cilt tazeliğini kaybetmiyor, hem nefessiz kalmıyor hem, hem de abartısız ve doğal bir makyaj ortaya konabiliyor. Ayrıca bu malzemelerle yapılan makyaj sayesinde yüzün göz alıcı bölgeleri dikkat çekecek şekilde belirgin hale getiriliyor ancak daha önce de dediğimiz gibi bu iş abartı olmadan yapılıyor.
Böyle az malzeme ile yapılan her makyaj maalesef doğal makyaj ya da hafif makyaj olarak sayılmıyor. İşin püf noktası, bütün bu malzemelerin nasıl kullanıldığında yatıyor. Eğer bu malzemeler kat kat uygulanır, koyu ya da çok canlı renkler tercih edilirse bu durumda ortaya konulan makyajın doğallığını kaybetmesine sebebiyet verilir. Bunu önlemek için hem makyaj malzemelerini çok aşırı miktarda kullanmamak hem de bu makyaj malzemelerinde genel olarak nude tonları tercih etmek, makyajın hem fresh görünmesi konusunda hem de doğal bir görüntüye sahip olması konusunda kişilere katkı sağlıyor.
Peki gelelim asıl meseleye, doğal tonlar kullanılarak yapılan bu hafif günlük makyaj hangi adımları izlenerek yapılır? Bu makyajı yapmak için de diğer makyajlara başlamadan önce yapıldığı gibi öncelikle cildin nemlendirilmesi gerekiyor. Bu nemlendirme işlemi ince yapılı bir bb krem ile yapılabilir. Böylece cilde kat kat kapatıcı ve fondöten uygulamak yerine sadece tek bir ince kat nemlendirici uygulanmış olur ve cilt sağlıklı görünümünü kaybetmemiş olur. Ciltte yapılan nemlendirme işleminden sonra yüz üzerinde bulunup da kişiyi rahatsız eden ufak lekelerin, noktaların, sivilce izlerinin kapatılması gerekir. Bunun için öncelikle bu bölgelerin üzerine ince uçlu bir fırça ile primer uygulanır, ardından bu bölgeye kapatıcı sürülüp bir sünger yardımıyla dağıtılarak bölgedeki kapatma işlemi sağlanır. Eğer kişide yoğun göz altı morlukları varsa aynı işlem göz altları için de uygulanarak bu bölgedeki renk eşitliği sağlanabilir.
Bütün bu hafif ve fresh cilt makyajından sonra sırada göz makyajı geliyor. Göz makyajına başlamadan önce göz kapaklarına primer uygulanması gerekiyor. Çünkü primer kullanımı hem göz makyajının daha kalıcı olmasını sağlıyor hem de makyajın daha canlı görünmesine katkıda bulunuyor. Göz makyajı yapılırken göz şeklinin de dikkate alınması gerekiyor. Öncelikle açık tondaki bir far göz kapağına yayılıp ardından çok az daha koyu tonlarla göze gölge verilir, alt ve üst kirpik diplerine de koyu bir tonda far ile gölge geçilerek gözler belirgin hale getirilir. Burada uygulanan farın belirgin bir çizgi halinde görünmeyip iyice dağıtılması önemlidir. Ardından rimel sürülür. En son ise far uygulama sırasında kaşlara bulaşan tozları temizlemek amacıyla kaş sınırına primer sürülür, kaşlar kalem ile doldurulur ve taranarak boyanın dağılması sağlanır. Bütün bu işlemler bittiğinde ise günlük hafif bir makyaj elde edilmiş olunur.

Göz Altı Morlukları Nasıl Giderilir?

Göz altı morlukları, birçok kişinin şikayetçi olduğu bir konudur. Bu konu bazen birtakım sağlık sorunlarından kaynaklanır, bazen genetik olarak var olan bir durumdur, bazen ise hayatın zorlu bir döneminden geçen kişilerde geçici bir süreliğine meydana gelebilir. Sebebi her ne olursa olsun göz altı morlukları cildin görüntüsünü bozduğu için birçok kişi için sorun haline gelen bir konudur.

Bakım ürünleri ile göz altı morluklarından uzun vadede kurtulmak mümkündür. Bunun için göz altı morluğu kremleri bulunmaktadır. Düzenli kullanımda bu kremler göz altı morluklarından kurtulma konusunda fayda sağlarken aynı zamanda kırışıklıkları da önlemektedir. Ancak göz altı morluklarından şikayetçi olan kişiler genellikle bu morluklardan yakın vadede kurtulma isteğine sahiptir. Çünkü bu göz altı morlukları gün içinde kişinin görüntüsünü etkilediği için psikolojik açıdan kişiyi zayıflatmakta, kişinin öz güvenini düşürmektedir. Bu sebeple göz altı morluklarından kısa vadede kurtulmak isteyen kişiler için bir kaçış yolu mevcuttur.
Göz altı morluklarının yakın vadede tamamen geçmesi mümkün olmasa da bu morlukları gizlemek için birçok yöntem bulunmaktadır. Göz altı morluğu sorununa sahip olup da bu bakım ürünlerinden fayda göremeyen kişiler için bu yöntemler oldukça kullanışlıdır. Bu sebeple göz altı morluklarından kısa bir sürede kurtulmak ya da bu lekeleri gizlemek isteyen kişilerin başvurması gereken en temel ürün, kamuflaj paletleridir.
Kamuflaj paletleri, ciltte bulunan her türlü cilt rengi sorununa çözüm olarak gelen ürünlerdir. Bu ürünlerin temel amacı, ciltte bulunan lekeleri gizlemektir. Sadece kapatıcı ya da fondöten kullanımı ile ciltte bulunan farklı renklerdeki lekelerin hepsinin gizlenmesi imkansıza yakındır. Mutlaka alt katmanda bulunan bu lekenin yansıması, kapatıcının üzerine de yanşayacaktır. Kamuflaj paletlerinde birden fazla renk mevcuttur ve bu paletin temel işleme şekli ciltte bulunan renk bozulmalarını nötrlemektir. Ciltteki sivilce izi, göz altı morluğu, kızarıklık, solukluk gibi renk bozukluklarını nötrlemek için ise bu paletlerdeki renkler kullanılır.
Ciltteki lekeleri kamufle etmenin temel prensibi, kapatılmak istenen rengin renk paletindeki zıt renginin kullanılmasıdır. Renk paletinde bulunan zıt renkler kırmızı ile yeşil, mor ile sarı, mavi ile turuncudur. Zıt renkler buluştuğunda ise ortaya nötr renkler çıkmaktadır. İşte kamuflaj paletlerinin çalışma şekli de budur. Ciltte bulunan lekenin zıt renginin kamuflaj paleti üzerinden bulunması ve bu lekenin üzerine uygulanması, bu rengin nötralize olmasına yol açacak ve en üste kapatıcı uygulandığında lekeden herhangi bir iz kalmayacaktır. Kamuflaj paletindeki renkler ince uçlu bir fırça ile uygulanmalı, üzerine kapatıcı geçilmeli ve en son dikkatlice cilde dağıtılmalıdır. Aksi takdirde ciltte renk eşitlemeye çalışılırken daha fazla renk farkına yol açılabilir.
Bu konu ile ilgili bir diğer husus ise hangi cilt lekeleri için hangi renklerin kullanılması gerektiğidir. Örneğin ciltte bulunan sivilce izleri, kılcal damarlardan kaynaklı kızarmalar cildin görüntüsünü bozmaktadır. Eğer fondöten ya da kapatıcı direkt olarak bu lekelerin üzerine uygulanırsa herhangi bir etkisi olmamakta, altta lekenin yansıması görünmekte ve belli bir süre sonra bu katman tamamen giderek bu renk bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu durumun engellenmesi için kırmızının zıt rengi olan yeşil rengin paletten seçilerek bölgesel olarak uygulanması gerekmektedir. Sorunlu bölgenin üzerine uygulanan yeşil renk ile cilt tonu eşitlenmekte ve daha temiz bir cilt görünümü ortaya çıkmaktadır.
Bir diğer durum ise asıl konumuz olan göz altı morluklarıdır. Göz altı morluklarından yakın vadede kurtulmak isteyen kişiler için bu kamuflaj paletleri oldukça mantıklı bir seçim olacaktır. Genellikle beyaz tenli kişilerde bulunan grimsi, morumsu ya da mavimsi göz altları; kamuflaj paletlerindeki birtakım renklerle gizlenebilmektedir. Grimsi ya da morumsu göz altları sarı renk ile, mavimsi göz altları ise turuncumsu renkler ile gizlenebilir. Bunun üzerine kapatıcı uygulanarak tamamen temiz bir göz altı elde edilir. Öte yandan esmer tenli kişilerin göz altları kahverengine doğru koyulaşmaktadır. Bu kişilerin göz altlarını gizleyebilmek için ise daha açık kahve tonları, kırmızı tonları ya da kırmızıdan sarıya kadar olan tonlar kullanılabilir. Hatta kahverengi göz altlarını gizlemek için lekelerin üzerine kırmızı bir ruj ile dokunuş yapılması bile bazı durumlarda etkili olacaktır.

Evde Profesyonel Kaş Alımı Nasıl Yapılır?

 

Kişisel bakım, her insanın uygulaması gereken bir işlemdir. Birçok kişi için ise kişisel bakımın en kilit noktalarından biri kaş alımıdır. Çünkü kaşlar yüzün ifadesini verdiği için görünüm açısından oldukça büyük önem taşımaktadır.

Birçok kişi kaşlarına şekil verilmesi için profesyonel kişiler tercih etse de bazı kişiler bu işlemi evde, tek başına uygulamayı seçmektedir. Özellikle birçok kişide endişeye sebep olan pandemi döneminde ise kaşlarını evde almayı tercih eden kişilerin sayısı hayli artmıştır. İlk başta geçirilen karantina sürecinde birçok dükkânın olduğu gibi güzellik merkezlerinin de kapalı olmasıyla insanlar kaşlarını evde almaya başlamıştır. Bu dükkanların açılmasının sonrasında ise yine endişe duyan, bundan dolayı dışarıya çıkmayıp evde kalmayı tercih eden kişiler önünde sonunda kaşlarını kendi almak durumunda kalmıştır.

Evde kişisel bakım başlığı altına girebilecek olan evde kaş alım işlemi ise maalesef birtakım güzellik uzmanları da dahil olmak üzere birçok kişi tarafından yanlış uygulanmaktadır. Bu işlemin yanlış uygulanması sonucunda kişinin yüz şekli bozulmakta, estetik açıdan olumsuz etkilenmekte ve bakışları anlam kaybetmektedir. Doğru kaş alımının gerçekleştirilebilmesinin ana kuralı, iki kaşın birbirine simetrik olmasıdır. Çünkü yüzün şekli ne kadar simetrik olursa insan yüzü o kadar estetik bir görünüme sahip olmaktadır. Yüzün iki tarafının birbirinin tamamen simetriği olması her ne kadar imkansız olsa da kaşların doğru bir şekilde oranlanması sonucunda yüz şeklinin ideale yakın bir şekil alması sağlanabilmektedir. Yüzde bulunan bu asimetriler elbette doğru kaş alımı ile azaltılabilmektedir. Yüzün iki tarafında bulunan farkları gidermek için kullanılan kaş alım teknikleri, ana olarak yüzde dengeyi sağlamayı amaçlayan yöntemlerdir.

Profesyonel kaş alımının sağlanabilmesi için en çok dikkat edilmesi gereken nokta, kaşı alınacak olan kişinin yüz şeklidir. Çünkü yüz şekline uygun olarak alınmayan kaş, kişinin görünüşünü bozacak ve yüzünün güzellik potansiyelini düşürecektir. Temelde 5 farklı yüz şekli bulunmaktadır. Bunlar uzun yüz, kare yüz, yuvarlak yüz, oval yüz ve elmas yüz şekilleridir. Ancak yine de her bireyin yüz şekli eşsizdir ve her kişiye özel olarak kaş alma tekniği uygulanması gerekmektedir. Evde kendine profesyonel kaş alma işlemi uygulamak isteyen kişiler, kendi yüz şeklini bulmakta ve buna uygun kaş alım tekniğini uygulamakta zorlanabilir. Bunun için temel olarak uzun ve yuvarlak yüz üzerinden örnek vermek daha doğru olacaktır.

Uzunlamasına gelen bir yüze sahip olan kişiler ile daha basık ve yuvarlak bir yüze sahip olan kişiler, farklı şekillerde kaşlara sahip olmalıdır. Yoksa uzun olan yüzün daha uzun, yuvarlak olan yüzün ise daha da basık görünmesine sebep olunur. Örneğin kavisli kaşlar, yüz yapısını uzatan kaş şekilleridir. Dolayısıyla uzun bir yüze sahip olan birine kavisli bir kaş uygulamak, bu kişinin yüzünü daha da uzatacak ve kötü bir görüntü oluşturacaktır. Aynı şekilde düz kaş şekilleri de yüzü daha yuvarlak ve basık gösterdiği için yuvarlak bir yüze sahip olan kişilerin kaşlarının düz olarak şekillendirilmesi, bu kişinin daha yuvarlak ve basık bir yüze sahip olmasına sebep olacaktır. Bu sebeple kişinin kendisine göre en ideal yüz şekline yaklaşabilmesi için kaşı alınacak kişinin yüz şekli yuvarlağa yaklaştıkça kaşın kavisinin artması, yüz şekli uzuna yaklaştıkça ise kaşın kavisinin azalması gerekmektedir.

Kaşa doğru bir şekil verilebilmesi için üç noktaya ihtiyaç vardır. Bu noktalardan biri kaşın başlangıç noktası, biri kaşın bitiş noktası ve bir diğeri ise kaşın kavis noktasıdır. Düz bir çubuk yardımı ile yüzün bir tarafındaki burun kanadından yüzün aynı tarafındaki dış göz ucuna doğru bir hiza belirlenir ve bu hizanın sonu, kaşın bitme noktası olarak işaretlenir. Kaşın başlangıç noktası ise genellikle iki burun kanadının düz bir şekilde yukarı hizalanması ile bulunmaktadır. En zor bulunan nokta ise kaşın kavis noktasıdır. Bu noktanın tespit edilebilmesi için dümdüz karşıya bakılır ve yüzün bir tarafında bulunan burun kanadından göz bebeğinin hizasına doğru bir hiza belirlenir. Bu hizanın kaş ile birleştiği nokta, kaşın kavis çizgisi olarak kabul edilmektedir. Bu üç nokta bir kalem ile birleştirilerek kaşın ana hatları belirlenir, ardından bu hatların dışında kalan kısımlardaki kıllar cımbız yardımı ile temizlenir. En son ise bu hattan dışarı taşma yapan kıllar bir makas yardımı ile kısaltılır. Çizilen çizgilerin temizlenmesi ile profesyonel olarak alınmış bir kaş elde edilebilir.

Evde Kaş Liftingi Nasıl Yapılır?

Kaş liftingi, bir çeşit yarı kalıcı kaş makyajıdır. Kaş liftingi sayesinde kaşların yukarı taranmış gibi bir görünüm kazanması sağlanır. Bu işlemin etki süresi 6 ile 8 hafta arasındadır. Kaşlarında boşluk ya da seyreklik olan kişiler tarafından ya da kaşlarındaki düşüklüğü gidermek isteyen kişiler tarafından tercih edilen kaş liftingi, kaşların daha gür ve kalkık olmasını sağlıyor. Bu yüzden bu işlem “kaş ütüleme” işlemi olarak da biliniyor. Bu işleme bu ismin verilme sebebi ise aşağı doğru kıvrık ve sert olan kaşları alıp ütülenmiş gibi yukarıya sabitleyerek düz bir hale getirmesi.

Daha detaylı bilgi için youtube daki videomuzu izlemenizi tavsiye ederim.  Daha ayrıntılı bir şekilde inceleme fırsatınız olur.

Kaş lifting işlemi genellikle güzellik salonlarında uygulanan bir işlemdir ancak piyasada bulunan kaş lifting setleri sayesinde bu işlemi evde uygulamak da artık mümkün hale gelmekte. Çünkü bu işlem, güzellik salonlarında uygulanan diğer kaş işlemleri gibi bıçak ya da iğne içermiyor. Yani bu işlemin acısız bir işlem olduğu söylenebilir. Sadece birtakım ürünlerin kaşa sürülmesi ve beklenmesi ile kaşların daha düzgün bir görünüme sahip olması sağlanıyor. Kaşların şekli düzeldiği gibi aynı zamanda kaşlar dolgunluk da kazanmış oluyor.
Kaş lifting yaptıran kişiler hem zamandan hem de makyaj malzemesinden tasarruf ediyor. Çünkü bu işlemi yaptıran kişilerin kaşları belli bir süre için o kadar düzgün bir hal alıyor ki bu kişi makyaj sırasında kaşlarına herhangi bir ürün uygulamak zorunda hissetmiyor. Çünkü kaşlarında araları doldurulması gereken boşluklar bulunmuyor, ayrıca kişinin kaşları her zaman yukarı bakıp düzgün bir şekle sahip şekilde duruyor. Böylece kaşlar için kaş farı, kaş kalemi, sabitleyici kaş jeli gibi kozmetik ürünlerinin kullanılması gibi bir durum gerekmiyor.
Bu uygulamanın yapılması için üç aşamanın takip edilmesi gerekiyor. Bu uygulamanın ilk aşamasında kaşlar yukarı doğru taranarak birtakım ilaçlar sürülüyor, ardından kaşlara boyama işlemi uygulanıyor ve en son kaşlara keratin yüklemesi yapılıyor. Bütün bu işlemler arasında ortadaki işlemin yapılması zorunlu olarak görülmüyor çünkü bu işlem özellikle kaşları seyrek ya da boşluklu olan kişiler tarafından tercih ediliyor. Kaşları gür ve koyu renkli olan kişilerin kaşlarını boyaması gibi bir zorunluluk söz konusu olmamakla birlikte bu karar tamamen kişinin tercihine bırakılıyor.
Bütün bu uygulamayı tamamlamak için birtakım adımların takip edilmesi gerekiyor. Öncelikle uygulama kitinin içerisindeki şişelerin çıkarılması, ortamın hazırlanması, temizleme pamuğu ve kulak çubuğu gibi malzemelerin hazır edilmesi gerekiyor. Ardından ilk adıma başlanıyor. Kaşların yukarı taranması, ardından kutudan çıkan yapışkan ürünün kaşlara sürülmesi gerekiyor. İki kaşta da yeterli ürün bulunmalı. Ardından kaşlar tekrar yukarı taranıp sabit bir hale getiriliyor. Bu aşamada kaşlar yapışıyor ve daha sert bir forma bürünüyor. Ardından kutudan çıkan birinci aşama ürünü kaşlara uygulanıyor ve bu işlem sonrasında ürünün kaşa etki etmesi için bir süre beklenmesi gerekiyor. Bu süreçte beklenecek süreyi kaşın cinsi belirliyor. Eğer kaş ince yapılı ise ürünün kaşta 5 ila 6 dakika kadar durması yeterli iken kaş kalın yapılı ise ürünün 7 ila 8 dakika kadar kaşta beklemesi gerekiyor. Bekleme işleminden sonra kaş, temizleme pamuğu ile siliniyor. Ardından kaşa 2. aşama ürünü uygulanıyor. İkinci aşama ürünü uygulandıktan sonra da ürünün yine kaşta bir süre beklemesi gerekiyor. Ürün kaşta 5 ila 6 dakika kadar bekledikten sonra kaş yine siliniyor ve birinci adım tamamlanıp ikinci adıma geçiliyor.
Uygulamanın ikinci adımı tamamen opsiyonel bir adım. Daha önce de bahsedildiği gibi bu adımı kaşları seyrek ya da boşluklu olan kişilerin uygulaması öneriliyor. Bu adımda kaşlar boyanarak daha belirgin hale getiriliyor. Bu işlem için kaş boyası kullanılıyor. Kaş boyası, kulak temizleme çubuğu ya da bu boyutlarda ince bir fırça yardımıyla kaşa dikkatlice uygulanıyor. 10 ila 15 dakika kadar beklendikten sonra kaş tekrar siliniyor ve ikinci adım da tamamlanmış oluyor.
İşlemin üçüncü adımının, yani son adımının diğer adımlardan daha kolay bir adım olduğunu belirtmek gerek. Çünkü üçüncü adımda kaşa sadece keratin uygulanıyor. Keratin uygulaması ile kaş güçleniyor ve kalınlaşıyor. Keratin botoks uygulanan kaş sadece taranıyor ve keratin kaşın üzerinde bırakılıyor, yani silinmiyor. Böylece işlem tamamlanmış oluyor ve kaş liftingi yapan kişi 6 ila 8 hafta boyunca yukarı doğru bakan, yoğun ve belirgin kaşlara sahip oluyor.

Lavanta Yağının Faydaları

Lavanta, yüksek kırsal alanlarda yetişen, 30-40 santimetre uzunluğunda ve mor renkli çiçeklere sahip bir bitkidir. Genel olarak kırsal alanlarda kendiliğinden yetişse de son dönemlerde Isparta gibi bazı illerde tarım arazilerinde yetiştirilen lavantalar da bulunur. Bu bölgelerdeki uçsuz bucaksız lavanta tarlalarının kokusu çok uzaklardan bile duyulur. Lavanta yetiştiriciliği yapan çiftçiler, lavanta çiçeklerini kokusu ve yağ üretimi için pazarlamak yanında tarlalarını fotoğraf çekim alanı yapmak gibi farklı gelir imkanları da elde eder.

Lavanta kurusunun torbalar içinde çekmecelere, dolaplara yerleştirerek hoş kokusundan faydalanılması eskiden gelen bir gelenektir. Ama lavantanın en yaygın kullanım alanı lavanta yağı olarak tüketilmesidir. Eğer gerçek ve katışıksız bir lavanta yağına ulaşılabilirse hoş kokusu ve sağlığa faydalı özellikleri sayesinde insan hayatına olumlu katkılar sağlanır. Bazen o küçük görünen katkılar, etkili ve kocaman sonuçlar da doğurur.

Bu üründen maksimum yarar sağlayabilmek için lavanta yağının faydaları hakkında yeterli bilgi sahibi olmak gerekir. Lavanta yağının faydalarından bazıları hakkında bilgi topladık.

Ağrılara İyi Gelir

Stres ve yorgunluk gibi nedenlerle ortaya çıkan ve çok şiddetli olmayan baş ağrıları lavanta yağının olumlu etkisi sayesinde giderilebilir. Şakaklara lavanta yağı ile yapılacak masaj, kısa sürede olumlu etki gösterecektir.

Aynı şekilde sırt ağrılarına, kas ve eklem ağrılarına, burkulma gibi etkilerle ortaya çıkan bölgesel ağrılara da masajla birlikte uygulandığında şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Masaj sonrasında üzerine havlu gibi bir şey sarılması tavsiye edilir.

Mide Bulantılarına İyi Gelir

Şiddetli ve geçmek bilmeyen mide bulantıları lavanta kokusu sayesinde geçer. özellikle hamileliklerde görülen bulantılar ilaç kullanılamaması nedeniyle kadınlara kabus gibi günler geçirtir. Hiç bir yan etkisi olmayan lavanta yağı böyle zamanlarda güvenle kullanılabilir.

Depresyona ve Strese İyi Gelir

İnsan hayatının her geçen gün daha da karmaşıklaştığı zamanımızda trafik, sınav, ders, iş ya da daha birçok sebep stres oluşabilir. Stresle başa çıkmak her zaman kolay değildir. Lavanta yağı bu konuda yardımcı olur. Şakaklara ya da el bileklerine lavanta yağı sürülmesi, küvete birkaç damla bu yağdan damlatıldıktan sonra içinde zaman geçirilmesi strese iyi gelecektir.

Çağımızda sık görülen depresyona da lavanta yağı koklamak fayda sağlar.

Cilt Problemlerine İyi Gelir

Parlak ve pürüzsüz bir cilt için düzenli olarak lavanta yağının pamukla yüze sürülmesi tavsiye edilir. Bu uygulama cilt için doğal ve sağlıklı bir bakımdır.

Uzmanlar lavanta yağının sivilcelere de iyi geldiğini söylüyor. Bu yağ, sivilceleri oluşturan bakterilerin aktif çalışmasını engeller, aknelerin bıraktığı izleri geçirir, cildi rahatlatır ve hormonları dengeler. Direkt cilde uygulanması ya da eğer kullanılan krem ve merhemler varsa bunlara az miktarda eklenmesi mümkündür.

Böcekleri ve Sivrisinekleri Uzaklaştırır

Lavanta yağı, küçük böcekleri, sivrisinekleri ve güve gibi haşeratı uzaklaştırır. Ayrıca sivrisinek ve diğer haşeratın ısırıklarının olduğu bölgelere sürüldüğünde iltihap oluşmasını ve iz kalmasını önleyecektir.

Bir sprey şişesine içme suyu konup içine lavanta yağı damlatılarak vücuda uygulanabilir, ev spreyi gibi odadaki havaya sıkılabilir ya da yastık ve yataklara damlatılabilir. Hem haşeratı uzaklaştıracak hem de hoş kokusuyla rahat bir uyku sağlayacaktır.

Saç Bakımında Kullanılabilir

Lavanta yağının saçlara ve saç derisine uygulanması halinde saçların gür ve parlak olmasına, hızlı uzamasına katkı sağlanabilir.

Ayrıca lavanta yağı saç derisinde kepek oluşmasını önler. Erkeklerdeki kellik tedavisine de olumlu etki sağlar.

Bu olumlu etkilerin elde edilmesi için kafa derisine damlatılacak birkaç damla lavanta yağının masajla güzelce yedirilmesi ve bu bakımın düzenli olarak yapılması uygun olacaktır. ,

Lavanta Yağının Tüm Faydaları Bu Kadar mı?

Lavanta yağının faydaları bu sayılanlarla sınırlı değildir. İnsanlık bu kıymetli üründen yüzyıllardır faydalanmaktadır. Düzenli olarak kullanarak lavanta yağının hayatımızın bir parçası olmasını sağlayabilir ve olumlu değişiklikleri gözlemleyebiliriz.